İnfertilite (Kısırlık) düzenli cinsel ilişkiye rağmen 1 yıl içinde gebelik olmaması olarak tanımlanır. Kadın yaşı 35 ve üzeri olması durumunda, bu süre 6 ay olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle kadın yaşı 35’in üzerinde ise veya öykü ve fizik muayenesinde infertilite ile ilişkisi olabilecek herhangi bir muayne bulgusu veya bulguları mevcut ise, infertilite için destek ve ileri incelemelere hemen başlanmalıdır.

Gebelik olabilmesi için ideal cinsel birleşme sıklığı haftada 2–3 defadır. Cinsel birleşmenin daha seyrek olduğu durumlarda gebelik şansı azalır. Normal sağlıklı çiftler haftada 1 veya 2 defa düzenli cinsel ilişkiye girmelerine rağmen gebelik elde edemiyorlarsa profosyonel desteğe başvurmaları gerekmektedir.

İNFERTİLİTENİN ARAŞTIRILMASI

İnfertil çiftlerden kadında ilk yapılması gereken test biri yumurtalık kapasitesinin (yumurtalık rezervi) saptanmasıdır. Bunun için vajinal ultrason ile muayne yapılarak yumurtalıklar içindeki antral foliküller (içinde yumurta barındıran minik kistler) sayılır. İki yumurtalıkta toplam 6 taneden az antral folikül varsa yumurtalık kapasitesi azalmış demektir. Kadınlar da yumurtalık kapasitesi 37 yaşından itibaren azalmaya başlar ve 44 yaşından sonra kadının çocuk sahibi olabilmesi çok zorlaşır. Bazen yumurtalık kapasitesi daha erken azalır. Özellikle ailesinde erken menopoz hikayesi olan, daha önce yumurtalıklarından kist ameliyatı olan, ameliyatla tek yumurtalığı alınmış olan , endometriozis öyküsü olanlar ve sigara içen (günde 10’dan fazla) kadınlarda muaynede yumurtalık kapasitesinin çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Kan testi olarak Guatr testleri (TSH, sT3, sT4), prolaktin yapılması yeterlidir.

Erkekte ilk ve tek yapılması gereken test semen (spermiyogram) analizidir. Semen analizi normal ise erkekte sorun yoktur. Semen analizi normal olan bir erkeğin muayenesine gerek yoktur.

Semen analizi, yumurtlaması ve yumurtalık kapasitesi normal olan çiftlerde kadının tüplerinin açık olup olmadığı araştırılır. Bunun için rahim tüp filmi (HSG-histerosalpingografi) çekilmesi gerekir. HSG basit ve çoğu zaman ağrısız bir işlem olmasına rağmen teknik olarak ilacın hızlı ve basınçlı verilmesine bağlı rahimde kramplar yapabilir. İşlem adetinin bitiminden sonra yapılmalıdır. Rahim filminin çekilebilmesi için kadının adet görmemesi gerekmektedir. (Bilinenin aksine adet dönemi haricinde gebelik testi negatif ise DOKTOR KONTROLÜ VE TAVİSYESİ ile herzaman çekilebilir). HSG ile rahim iç boşluğu ve tüpler değerlendirilir. Tüplerin açık olup olmadığı ve kapalı ise hangi seviyede kapalı oldukları anlaşılabilir. Özellikle tek tüpün rahme bitişik olduğu yerden kapalı olması durumu bazen ilacın basınçlı verilmesi sonucunda tüpte kasılma olmasına bağlıdır. Bu durumda gerçek değil yalancı bir tıkanıklık vardır. HSG ile karın içindeki yapışıklıkları ve bunların şiddetini anlama olasılığı azdır. HSG tüplerin açık olup olmadıkları hakkında bilgi verdiği halde tüplerin işlevi hakkında bilgi vermez.

Öyküsünde ve fimuayenesinde herhangi bir bulgusu olmayan kadınlarda karın içinin bir teleskop yardımı ile gözlenmesine olanak tanıyan laparoskopi adı verilen bir işlem yapılabilir. Laparoskopi eskiden çok sık kullanılan bir teknik olmasına karşın bugün özellikle tanısal anlamda kullanımı oldukça kısıtlanmıştır. Günümüzde laparoskopi ancak tedavi edici anlamda önerilmektedir.

LÜTFEN İNFERTİLİTE TANISINDA BU TESTLERİN DIŞINDA DOKTORUNUZ TARAFINDAN İSTENMEDİKÇE BAŞKA TEST VEYA TESTLER YAPTIRMAYINIZ….